AYETLERİN HADİSLER IŞIĞINDA AÇIKLAMASI
Tefsir'ul-Ayyâşî'de Hişam b. Salim'in İmam Cafer Sadık'tan
(a.s) şöyle duyduğu rivayet edilir: "Hamza b. Abdulmuttalib ile arkadaşları
bir gün sükürke adı verilen bir içki başındaydılar. O sırada
deve etinden yapılan bir yemek olan şerif'ten [devenin hörgücünden
yapılan bir çeşit yemek] söz edildi. Hamza 'Onu nasıl yaparız?'
dedi. Arkadaşları '[Yakında bulunan deveye işaret ederek]
işte şu, kardeşinin oğlunun dişi devesi' dediler. Hamza hemen devenin
yanına gelerek onu boğazladı ve ciğeri ile sırt etlerini alarak
arkadaşlarına getirdi."
İmam Cafer Sadık (a.s) sonra şöyle devam etti: "Hz. Ali gelip
devesinin boğazlandığını görünce bu işe kızdı. Oradakiler, 'Bu işi
amcan Hamza yaptı' dediler. O da Peygambere (s.a.a) giderek
Hamza'yı şikâyet etti."
"Peygamber efendimiz (s.a.a) Hz. Ali (a.s) ile birlikte yola koyuldu.
Hamza'ya, 'Peygamber (s.a.a) kapıda' diye haber verdiler.
Hamza öfkeli bir şekilde kapıya çıktı. Resulullah (s.a.a) onun öfkeli
yüzünü görünce, geri döndü. Hamza ona 'Eğer Ebu Talib'in oğlu
seni dizginle gütmek isteseydi, bunu yapardı' dedi. Hamza bu sözlerden
sonra içeri girdi ve Peygamber (s.a.a) de geri döndü."
İmam (a.s) daha sonra şöyle devam etti: "Bu olay Uhud
Savaşından önce meydana geldi. Bu arada içki yasağı ayeti indi.
Ayet inince Peygamberimizin (s.a.a) emri üzerine içki dolu kaplar
kırıldı. O günlerde Uhud Savaşı için seferberlik ilân edildi.
180 ........................................ El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6
dı. O günlerde Uhud Savaşı için seferberlik ilân edildi. Peygamberimiz,
Müslümanlar ve o arada Hamza sefere çıktılar. Hamza bu
günlerde Peygamberden (s.a.a) uzak duruyordu. Ordular karşı karşıya
gelince, Hamza düşman üzerine yürüdü ve düşman askerleri
arasında kayboldu. Az sonra sağ olarak yerine döndü. Müslümanlar
ona, 'Ey Peygamberin amcası, aman Peygamber sana kırgın
iken ölüme gitme.' dediler. Hamza ikinci kez düşman saflarına yürüdü
ve gözlerden kayboldu. Fakat yine sağ olarak yerine döndü.
Arkadaşları onu yine, 'Aman ey Peygamberin amcası, Peygamber
sana kırgın iken ölüme gitme.' dediler."
"Bunun üzerine Peygambere doğru yürüdü. Peygamber onun
kendisine doğru gelmekte olduğunu görünce, o da ona doğru yürüdü.
Kucaklaştılar ve Peygamberimiz onu gözleri arasından öptü.
Arkasından düşman üzerine yürüdü ve şehit düştü. Peygamber
onu nemire adlı parçadan [siyah ve beyaz çizgili yünden yapılan
hırka veya ince kadife] bir kefene sardı."
İmam (a.s) kapıdaki perdeye işaret ederek "O örtü, bunun
benzeri idi, dedi. O kumaş şu kapıdaki perdenin kumaşındandı.
Boyu uzun olduğu için yüzü örtülünce ayakları, ayakları örtülünce
de yüzü açıkta kalıyordu. Peygamber o parçayla yüzünü örttü ve
ayaklarını izhir otuyla [yaprağı geniş güzel kokulu bir tür ot] kapattı."
"Bu sırada Müslümanlar bozguna uğrayıp savaş alanından
kaçtılar. Sadece Hz. Ali kaldı. Peygamber (s.a.a), 'Ne yapacaksın?'
diye sordu. Hz. Ali (a.s), 'Yerimde kalıp direneceğim' dedi. Peygamber
(s.a.a), 'Senden beklenen zaten budur.' dedikten sonra,
'Allah'ım, bana yaptığın vaadi yerine getir, eğer sen istemezsen,
sana ibadet edilmez.' dedi."
[c.1, s.339, h:183]
Zemahşeri, Rabî'ul-Ebrar adlı eserde şöyle diyor: "İçki hakkında
üç ayet indi. İlki,
'Sana içki ve kumarı sorarlar...' [Bakara, 219]diye başlayan ayettir. Bu ayet üzerine kimi Müslümanlar içkiyi terk
ederken kimileri de içmeye devam ettiler. Bu arada adamın biri
bir gün içkiyi içip namaza kalktı; namazda sapıtınca,
'Ey inananlar!...sarhoşken namaza yaklaşmayın.'
[Nisâ, 43] diye başlayanayet indi. Buna rağ-men kimi Müslümanlar içki içmeye devam ettiler.
Bunlar arasında Ömer de vardı. Bir gün içkili iken devenin a
Mâide Sûresi 90-93 .......................................................... 181
ğız kemiğini alıp Abdur-rahman b. Avf'a vurarak başını yardı. Arkasından
yere oturup Esved b. Ya'fur'un Bedir ölüleri için söylediği
şu ağıtı okudu:
"Nice cariyeler ve değerli kadeh arkadaşları Bedir kuyusunda
gömüldü.
Nice büyükler, büyüklükleri ile Bedir kuyusuna gömüldü.
Ebu Kebşe bize tekrar dirilmeyi mi vaat ediyor?
İnsan kuşlara dönüştükten sonra nasıl tekrar dirilir?
1Eğer doğru söylüyorsa benden ölümü geri çevirsin.
Kemiklerim çürüdükten sonra beni diriltmek niye?
Hey, benden Rahman'a kim haber iletecek ki?
Ben Ramazan ayında oruç tutmayacağım.
Allah'a söyle de beni içmekten alıkoysun!
Allah'a söyle de beni yemekten alıkoysun!"
"Peygamber (s.a.a) bu olayı işitince öfkeli bir şekilde Ömer'e
doğru yola çıktı. Öfkesinden cübbesi yerlerde sürünüyordu. Elinde
olan bir cismi Ömer'e vurmak için havaya kaldırdı. Bunu gören
Ömer, 'Allah'ın ve Peygamberin öfkesinden Allah'a sığınırım.' dedi.
Bunun üzerine,
'Şeytan, içki ve kumarla sadece aranıza düşmanlıkve kin sokmak... ister. Artık bunlardan vazgeçecek misiniz?'
ayeti indi. Bunun üzerine Ömer, 'Vazgeçtik.' dedi."
[Rabî'ul-Ebrar, c.4,s.51]
ed-Dürr'ül-Mensûr tefsirinde İbn-i Cerir, İbn-i Münzir, İbn-i Ebu
Hatem, Ebu'ş-Şeyh, İbn-i Mürdeveyh ve Nasih adlı eserinde Nuhas,
Saad b. Vakkas'tan şöyle dediğini rivayet ederler: "İçki yasağı benim
hakkımda indi. Bir defasında Ensardan bir arkadaşımız yemek
hazırladı ve bizi davet etti. Davete birçok kişi geldi. Yediler,
içtiler ve küp gibi sarhoş oldular. Bu olay, içki yasaklanmadan önce
oldu. Arkadaşlar karşılıklı övünme yarışına girdiler. Ensar,
'Ensar daha üstündür.' dedi. Kureyşliler de, 'Kureyşliler daha üstündür.'
dediler. O sırada adamın biri bir devenin ağız kısmının
kemiğini üzerime atarak burnumu yardı. -Nitekim Saad b. Vakkas
yarık burunlu olarak kaldı.- Ben de Peygambere (s.a.a) vararak du-
1- [Cahiliye dönemi insanları, ölümden sonra ruhun mezarlıkta yaşayan
"sady ve hâm" adlı kuşa dönüştüğüne inanırlardı.]
182 ........................................ El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6
rumu anlattım. Bunun üzerine,
'Ey inananlar! İçki, kumar, putlarve şans okları şeytan işi pisliklerdir...'
ayeti indi."Ben derim ki: Ehlisünnet kanalıyla nakledilen İslâm'da içki yasağı
ile sonuçlanan hikâyeler sayıca çoktur. Ayrıca bu rivayetler
arasında büyük farklılıklar vardır.
Yasaktan sonra içki içen sahabîler hakkındaki hikâyeler,
yapmak-ta olduğumuz tefsirle ilgili inceleme açısından bizi
ilgilendirmiyor. Yalnız bu rivayetler daha önce vurguladığımız şu
gerçeği doğruluyor: İçki yasağı ile ilgili ayetlerde Bakara suresindeki
ayetin inişinden sonra bazı sahabîlerin içki içmeye devam ettiklerine
ve bu kötü alışkanlığı Mâide suresindeki ayetin inmesine
kadar terk etmediklerine dair işaret veya delâlet vardır.
Evet, bazı rivayetlerde Hz. Ali (a.s) ile Osman b. Maz'un'un yasak
ayetlerin inişinden önce içkiyi kendilerine yasakladıkları bildiriliyor.
Ayrıca el-Milel-u ve'n-Nihal adlı eserde verilen bilgiye göre,
bazı Araplar daha cahiliye döneminde içki içmeyi kendilerine yasaklamışlardı.
Bunlardan bazıları İslâm dönemine ermiş ve Müslüman
olmuşlardı. Amir b. Darab Udvanî ve İslâm dönemine ermiş
olan Kays b. Amir Temimî içkiyi daha cahiliye döneminde bırakmış
kimselerdi. Safvan b. Ümeyye b. Muhris Kinanî, Afif b.
Ma'dikereb el-Kindî ve Uslum-i Yamî de bunlar arasında idi. Bu sonuncu
kişi içki ile birlikte zinayı da kendine yasaklamıştı. Bunlar
dillerine hak söz cari olmuş tek tük kişilerdi. Cahiliye dönemi Araplarının
ezici çoğunluğu ise tıpkı o günün Yahudiler dışındaki diğer
toplumları gibi ayetlerle yasaklanıncaya kadar hiçbir sakınca
görmeden içki içiyorlardı.
Ayetlerden anladığımıza göre, içki hicretten önce Mekke döneminde
yasaklandı. Bunun delili,
"De ki, Allah sadece açık-gizlibütün kötülükleri, günahı, haksız saldırıyı haram kıldı."
(A'râf, 33)ayetidir. Bu ayet Mekke döneminde indi. Eğer bu ayet, Medine döneminde
hicretin başlarında inen,
"Sana içki ve kumarı sorarlar.De ki: Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için yararlar
var; ama günahları faydalarından daha büyüktür."
ayeti ile bir aradamütalaa edilirse, içkinin o gün Müslümanlara haram edildiği
konusunda şüphe kalmaz.
Eğer Mâide suresinde yer alan bu konudaki ayetlerin içeriğini
Mâide Sûresi 90-93 ...................................................... 183
iyi incelersek, özellikle
"Artık bunlardan vazgeçecek misiniz?" ifadesiile
"İnanıp iyi ameller işleyenlere... yedikleri ve içtiklerişeyler yüzünden bir günah yoktur."
ifadesi üzerinde iyi düşünürsekanlarız ki, Bakara suresi ayeti ile Mâide suresi ayetleri arasında
içki içen Müslümanların bu davranışı eski kötü alışkanlığın bir
uzantısı olarak ortaya çıkmıştı. Tıpkı ramazan gecelerinde kadınlara
yaklaşmalarındaki emirlere uymama hâli gibi ki, bunun üzerine,
"Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.
Onlar sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinize
ihanet etmekte olduğunuzu bildi. Bunun için rahmetiyle size
dönüp tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı."
(Bakara, 187) ayetiindi.
Anlaşıldı ki, bu rivayetler hakkında iki bakımdan söylenecek
söz vardır:
Birincisi: Bu rivayetlerdeki içki yasağının tarihi ile ilgili farklılık
meselesidir. Meselâ yukarıda yer verdiğimiz rivayetlerin birincisinde,
içkinin Uhud Savaşı öncesinde yasaklandığı bildirilmişti. Bazı
rivayetlere göre bu yasak Ahzâb Savaşından önce gerçekleşmiştir.
1
Fakat bu farklılığı açıklamak bir dereceye kadar kolaydır.Çünkü bu rivayette kastedilen içki yasağının Mâide suresindeki
ayetlerin koyduğu yasak olduğu kabul edilebilir. Gerçi bazı rivayetlerin
ifadeleri bu yoruma tam anlamı ile uymaz.
İkincisi: Bu rivayetlerin Mâide ayetlerinin inişine kadar içkinin
yasak edilmediğine veya o güne kadar halkın yanında ve özellikle
sahabîlerin yanında içkinin haram oluşunun netlik kazanmadığına
delâlet etmeleridir. Oysa her türlü günahın haram olduğunu açıklayan
A'-râf suresindeki ayet ile içki içmeyi net bir dille günah
diye adlandıran Bakara suresindeki ayet, meseleyi gayet açık bir
biçimde aydınlatıyordu. Bu durum tevil kabul etmez bir husustur.
Bir de şunu düşünelim: Her türlü günahın haram olduğu, Mekke
döneminde inen ve belli başlı haramları içeren
"De ki, Allahsadece açık-gizli bütün iğrençlikleri, günahı, haksız saldırıyı, Allah
tarafından haklarında hiçbir delil indirilmemiş şeyleri, O'na
1- Bu yoldaki rivayet, Taberî tefsirinde ve Suyutî'nin ed-Dürr'ül-Mensûr tefsirinde
Taberî'den ve İbn-i Münzir'den nakledilerek ve Katade'ye dayanılarak yer
verilmiştir.
184 .......................................... El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6
ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediklerinizi söylemenizi
haram kıldı."
(A'râf, 33) ayeti bir yanda duracak. Sonra bu ayet üzerindenuzun bir süre geçecek de müminler bu ayetin açıklanmasını
Peygamberlerinden istemeyecek. Hatta en büyük arzuları, bulduklarını
sandıkları her fırsatı değerlendirerek Kur'ân'a itiraz etmek,
onu gözden düşürmek olan müşrikler bu ayetin açıklanmasında
ısrar etmeyecekler. Bu, gerçekten uzak bir ihtimaldir. Tersine,
tarihin bize verdiği bilgiye göre Peygamberimizin (s.a.a) içkiyi
yasaklaması, putperestliği ve zinayı yasaklamasında olduğu gibi
müşrikler tarafından biliniyordu. İbn-i Hişam'ın es-Sîret'un-
Nebevîye adlı eserinde Hallâd b. Kurre ve başkalarının Bekir b.
Vâil kabilesinin ileri gelen âlimlerinden naklettiğine göre,
"Kaysoğulları kabilesinin şairi A'şa, Müslüman olmak arzusu ile
Peygamberimizle (s.a.a) görüşmek üzere yola çıkmıştı. Bu arada
Peygamberimizi (s.a.a) öven bir beyti şöyle olan bir şiir söylemişti:
"Göz ağrısı çektiğin gecelerde gözlerini hiç kapatmadın mı? /
Yılan sokmuş birisi gibi hiç uyumadan mı geceyi geçirdin?"
"Şair A'şa, Mekke'ye veya Mekke yakınlarına varınca Kureyşli
bir müşrikle karşılaştı. Kureyşli ona nereye gittiğini sordu. Şair de
Peygamberi (s.a.a) görüp Müslüman olmak arzusu ile Mekke'ye
geldiğini söyledi. Kureyşli ona, 'Ey Ebu Basir, Muhammed zinayı
yasaklıyor' dedi. A'şa 'Vallahi benim zina yapmak gibi bir amacım
yok' dedi. Kureyşli müşrik, 'Ey Ebu Basir, Muhammed içkiyi de
yasaklıyor' dedi. Bunun üzerine A'şa, 'İçkiye gelince ona karşı içimde
hâlâ arzu var. Öyleyse şimdi geri döneyim ve bu yıl içki ile
ilgili arzumu tatmin edeyim de sonra Muhammed'e gelip Müslüman
olurum' dedi ve geri döndü. Fakat o yıl içinde öldüğü için
Peygamber (s.a.a) ile görüşmeye gelemedi."
Buna göre, bu rivayetlerde söz konusu edilen görüşlerin sahabenin
ayetler hakkında içtihatlarına dayandıklarını ve bunu yaparken
A'râf suresindeki ayetin anlamını göz ardı ettiklerini düşünmemiz
gerekir. Tefsir bilginleri bu rivayetlerin anlamlarını birbirine
Mâide Sûresi 90-93 ........................................................... 185
yaklaştırmak için şaşırtıcı yorumlara girişmişlerdir.
1Şu, bu, bir yana bırakılacak olursa görülür ki, Kur'ân içki yasağının
hicretten önce gerçekleştiğini açıkça belirtmiştir. Mâide suresinde-
ki içki yasağına ilişkin ayetler sadece insanların bu yasağa
uyma ve onu uygulamada gösterdikleri ihmalkârlık karşısında bir
pekiştirme amacı ile inmiştir.
Tefsir'ul-Ayyâşî'de Hişam'dan, o da güvendiği bir raviden, o da
ravilerin adını vermeden İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle nakledilir:
"Ona 'Sizden ayetteki içki, kumar ve dikili taşlar ile birtakım
şahıslar kastedildiği söyleniyor, doğru mu?' diye soruldu. İmam bu
soruya şu cevabı verdi: Allah, kullarına anlamadıkları şeylerle hitap
etmez."
[c.1, s.341, h:188]
Yine aynı eserde Abdullah b. Sinan kanalıyla İmam Cafer Sadık-
tan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Bir gün Kudame b. Mez'un, Ömer-
'in yanına getirildi. İçki içmişti ve bu konu şahitlerle kanıtlanmıştı.
Ömer ona ne ceza verilmesi gerektiğini Hz. Ali'ye (a.s) sordu. Hz.
Ali de ona seksen kırbaç vurulması gerektiğini söyledi. Kudame,
'Ey Emir'el-Müminin, bana had cezası uygulanmaması gerekir.
Çünkü ben,
'İnanıp iyi ameller işleyenlere... yedikleri ve içtikleriyüzünden bir günah yoktur.'
ayetinin kapsamına giriyorum.' dedive bu ayeti sonuna kadar okudu. Ama Hz. Ali (a.s) ona şu cevabı
verdi: Hayır, yalan söylüyorsun. Sen bu ayetin kapsamına
girmiyorsun. Bu ayetin kastettiği kimselerin yedikleri ve içtikleri
kendilerine helâl idi. [Çünkü yasaklanmadan önce idi.] Onlar kendilerine
helâl olan yiyecekleri ve içecekleri yiyip içiyorlardı."
[c.1,s.341, h:189]
Ben derim ki: Ayyâşî bu anlamda bir rivayeti Ebu Rabi kanalıyla
İmam Sadık'tan (a.s) nakletmiştir.
2 Yine böyle bir rivayeti ŞeyhTûsî, Tehzib'ül-Ahkâm adlı eserinde İbn-i Sinan aracılığı ile İmam
Cafer Sadık'tan (a.s) nakletmiştir.
3 Yine bu anlamda rivayetler Eh-
1- Hatta bir tefsirci, sahabîlerin
"De ki: Onlarda büyük günah vardır..." şeklindekiBakara suresinde yer alan ayeti, buradaki günahtan, katıksız günahın
kastedildiği şeklinde yorumladıklarını ileri sürmüştür. Oysa daha önce içki içmenin
günah olduğunu A'râf suresindeki ilgili ayet açık bir dille bildirmiştir.
2- [Tefsir'ul-Ayyâşî, c.1, s.341, h:190]
3- [Tehzib'ül-Ahkâm, c.1, s.93, h:17]
186 ....................................... El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân – c.6
lisünnet kanalından da nakledilmiştir.
Hz. Ali'nin (a.s) "Bu ayetin kastettiği kimselerin yedikleri ve içtikleri
kendilerine helâl idi..." sözü bizim yukarıda ayetin anlamı
hakkında yaptığımız açıklama ile uyum hâlindedir. O açıklamamıza
başvurulabilir.
Taberî tefsirinde Şa'bi'den şöyle nakledilmiştir: "İçki hakkında
dört ayet indi. İlki,
'Sana içki ve kumarı sorarlar.' [Bakara, 219] ayetidir.Bu ayet inince Müslümanlar içkiyi bıraktılar. Sonra
'Hurmaağaçlarının meyveleri ile üzümlerden içki ile yararlı besin elde
edersiniz.'
[Nahl, 67] ayeti indi. Bu ayet üzerine Müslümanlar tekrariçki içmeye başladılar. Daha sonra Mâide suresindeki şu iki ayet
yani,
'İçki, kumar, putlar (veya anıt taşları) ve şans okları şeytanişi pisliklerdir... Artık bunlardan vazgeçecek misiniz?'
ayetleri indi."Ben derim ki: Bu yorumdan, Nahl suresindeki ayetin Bakara
suresindeki ayeti, arkasından da Mâide suresindeki iki ayetin Nahl
suresindeki ayeti neshettiği anlaşılıyor. Bu yorumun asılsız olduğuna
karar vermek için daha fazla açıklama yapmanın gerekmediği
kanaatindeyiz.
el-Kâfi ve et-Tehzib adlı eserlerde müellifler kendi isnad zincirleriyle
İmam Bakır'dan (a.s) şöyle rivayet ederler: "Allah hiçbir peygamber
göndermiş değil ki, o peygamberin dinini kemâle erdirdiğinde
içki yasağını içereceği onun bilgisi dahilinde olmasın.
İçki hep haram olmuştur. Yalnız her peygamber döneminde bu
yasak aşama aşama gerçekleşti. Eğer böyle olmayıp bu yasak insanlara
birden yüklenseydi, insanlar dinle aralarındaki bağı keserlerdi."
Ardından İmam (a.s) şunları ekledi: "Hiç kimse Allah'tan daha
yu-muşak tutumlu değildir. Yumuşak tutumunun bir sonucu olarak
o insanları bu yasağa aşama aşama alıştırıyor. Eğer onlara bu
yasağı