next page

back page

 

arzettim ki: bu ne zaman olacaktır? buyurdu ki: haberciler o gece biat edildiği haberini yayınca her kudret sahibi bir bayrak kaldıracaktır. (İşte o zaman) kurtuluşu bekleyin.”

! ! ! ! !

geçmişteki sadık imamlar aleyisselam ile diğer yalancı ve batıl imamların arasında küçük yaşta yetim olan tek imam sadece budur. yüce allah tıpkı İsâ bin meryem ve yahyâ bin zekeriyya’ya kitap, nübüvvet, ilim ve hikmet verdiği gibi, bu imama kükük yaşta imamet ve ilim vermiştir.

bunun delili ise imamımız cafer-i sadık aleyhisselam’ın şu buyurğudur: o dört peygambere bezer. onlardan biri de İsa bin meryem’dir. zira ona küçük yaşta hikmet, nübüvvet, kitap ve ilim verdiği gibi ona da küçük yaşta imameti vermişti. ve ayırca “bu emrin sahibi, içimizde yaş bakımından en küçük olan ve şahsiyet olarak en sessiz olanımızdır” diye buyurması da bu imamın, hz. mehdi aleyhisselam olduğunun apacık delilidir. zira ne diğer sadık imamlarımız ne de imamet iddiasında bulunan zalimlerin içinde, o hazretin yaşında kendisine imamet verilen hiçkimse yoktur.

çünkü imamlarımızdan veya diğer zalimerden hangisine imamet veya hilafet ulaştı ise, hepsinin yaşı hz. mehdi aleyisselam’dan büyük idi. kendi kelimeleri ile hakka haklılık veren ve kafirlerin sözünü kesen allah’a hamdolsun.

36- ümeyye bin ali-i kaysî der ki: İmam muhammed taki aleyhisselam’a: “senden sonraki imam kimdir? diye arzedince şöyle buyurdu: oğlum ali (naki aleyhisselam) sonra ali’nin iki oğlu.” sonra başını aşağı eğdi ve daha sonra buyurdu ki: “sonra hayret olacak.” arzettim ki: böyle olunca nereye yüz çevirmek gerek? sustu. sonra -üç kez- buyurdu ki: nereye (yüz çevirmeli) değil. ben sorumu tekrarlayınca buyurdu ki: “medine’ye”. hangi medine’ye diyince şöyle buyurdu: “bizim medine’mize. meğer medine’den başka medine var mı?”

aynı hadisi ahmed bin hilâl ve ali bin ahmed de naklederler.

37- abdüllazim bin abudllah-el haseni der ki: İmam muhammed takî aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: oğlum ali öldükten sonra bir meşale zuhur edecek sonra gizli bir meşale (doğacak) kalbine şüphe girenlere eyvahlar olsun. ve dinine doğru koşan gariplere ne mutlu. sonra öyle olaylar vuku bulacak ki, olan olaylardan saçlar ağaracak ve yüce dağlar yerinden oynayacak. (yani öyle müthiş olaylar vuku bulacak ki insanların imanı tıpkı dağ gibi gevşeyecek ve çözülecek).

! ! ! ! !

halkın çoğunun kabullenmeyip çok az bir müminin kabul ettiği bu olaydan daha hayret verici birşey var mı? zira halk tereddüt ve şüpheye düşmüş, yakinler azalmıştır. adımlarını sağlam atan adamların sayısı azalmıştır. çünkü halk sabırlı ve ihlas sahiplerine önceden yüklenen yükün ne kadar ağır olduğunu anlayamamışlardır. âl-i muhammed aleyhisselam’ın ilminde derin olanlar ve bu gibi hadis-i şerifleri rivayet edenler, ehli beyt imamların maksadının ne olduğunu bilirler. allahın sebat ve yakin ikram ettiği bu dirayetli insanlar işaret olunan bu manaları anlarlar. ve hamd alemlerin rabbinedir.

38- ebu hamza der ki: İmam ebu abdullah cafer-i sadık aleyhisselam’ın huzuruna çıkarak: bu emrin sahibi sen misin? diye arzedince: “hayır” dedi: oğlun mu? dediğimde. buyurdu ki: “hayır” arzettim ki: oğlunun oğlu mu?: “hayır” diye buyurdu. peki o kimdir? diye arzedince şöyle buyurdu: “yeryüzü zulümle dolduğu gibi, onu adâletle dolduracak olandır. İmamlardaki fetret(125) zamanında gelecektir tıpkı peygemberin de fetret zamanında geldiği gibi.

39- … eyyûb bin nuh’dan: İmam ebul hasan ali nâki aleyhisselam şöyle buyurdular: “bayrağınız içinizden ayrıldığı zaman, ayaklarınızın altından zuhuru bekleyin.”

40- mufazzal bin ömer der ki: İmam cafer-i sadık aleyhisselam’a allah azze ve celle’nin şu ayeti: “sûra üflendiği zaman”(126) sorulduğunda şöyle buyurdu: “bizim içimizde gizli bir imam vardır. allah azze ve celle onun zuhur etmesini irade ettiğinde onun kalbine bir nokta’iz koyacak, o da allah azze ve celle’nin izniyle zuhur ve kıyam edecektir.

41- ebu basir der ki: İmam cafer-i sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “bu emrin sahibi mutlaka gaybete çekilecek ve gaybetinde de mutlaka (halktan) uzaklaşacaktır. ve tîbe (medine) ne güzel bir menzildir ve otuz kişi asla korkmayacaktır.”(127)

42- muhammed bin müslim der ki: İmam cafer sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “sahibinizin gaybete çekildiği (haberi) size ulaştığında sakın inkâr etmeyin.”

43- ali bin ebu hamza der ki: İmam cafer-i sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: kâim kıyam ettiğinde halk mutlaka onu inkâr edecektir. çünkü o, reşit bir genç olarak dönecektir. ve allahın zerr âleminde(128) ahit aldığı insanlar dışında hiç kimse bu inançta sabit kalamayacaktır.”

bir başka rivayette ise şöyle buyurmaktadır: “en büyük imtihanlardan biri ise şudur ki: halk onu yaşlı ve ihtiyar biri olarak zannederken, o genç bir halde zuhur edecektir.”

44- İmam zeynelabidin aleyhisselam’ın torunu ali bin ömer der ki: İmam ebu abdullah, cafer-ı sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “benim evelatlarımdan olan kâim, (İbrahim) halil’in ömrü olan yüzyirmi yıl yaşayacaktır ve bu kadar ömürün anlaşılması mümkündür. sonra zamanın birinde gaybete çekilecektir. sonra zuhur ettiğinde otuz iki yaşındaki reşit bir gençtir. öyle ki halkın bir bölümü ondan vazgeçecektir. yer yüzünü zulüm ve cefa ile dolduğu gibi, adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”

! ! ! ! !

İmamımız cafer-ı sadık aleyhisselam bu buyruğu ile körlüğü ve tereddütü şiddetle kınamakta, gaflet uykusunda olanları uyarmakta, hayrete düşenlere ise yol göstermektedir. hz. mehdi aleyhisselam’ın yaşı ve durumu ile genç yaştaki zuhuru hakkında zikrolunan ve açıklanan mânâlâr akıl sahiplerine yetmiyor mu? basiret sahiplerinin duraksamasına gerek yoktur. allah’ın emri ulaşmadan ve onun tayin ettiği vakit gelmeden acele etmek yersizdir. o müddet sona erdiğinde hz. mehdi zuhur edecektir. İmamlarımız hz. mehdi hakkında eger bir vakit buyurmuşlarsa o da sırf şiileri teskin ve teselli etmek içindi. çünkü imamlarımız açıkca buyuruyorlar ki: biz (zuhur konusunda) vakit tayin etmeyiz. ve eğer birisi (zuhur konusunda) bizim vakit bildirdiğimizi rivayet ederse onu doğrulamayın. ve onu hemen yalanlayın. ve ona uymayın. müminlere layık olan şudur ki: allah’ın dini konusunda imamlarımızdan gelen buyruklara teslim olmalıdırlar. çünkü imamlarımız ne buyurduklarını çok iyi bilirler. bu durumda oniki imamın buburduklarına teslim olanlar ve bu konuda yakın edenler, gerçekte hakka ve saadete ulaşanlardırlar. böylece onlar inançlarını sağlama almışlardır. ama oniki imamın yolundan ayrılan ve şüpheye düşen ve muhalefet edenler, allah’a kendilerinden bazı nispetler verirler ve kendileri kendilerine (imam ve halife) seçerler, allah’ın seçtiğini engellerler ve istediklerine asla ulaşmazlar. böylece hayrete ve şekke düşerler, bir mezhepten başka bir mezhebe bir sorundan başka bir soruna başlarını bulaştırırlar. hiçbir sonuca ulaşamadan sonunda hüsrana uğrarlar.

İşte onikinci imamımızın allah azze ve celle’nin katındaki menzileti bu kadar yücedir. –yüce allah, dini ve velilerinin intikamını onu vesile ederek alır ve ‘kendi dininin müşrikler istemesede diğer dinlere galip geleceği’ sözünü veren resulünün vaadini onun sayesinde yerine getirir. böylece yeryüzünün halis ve tek dini olarak aziz islam dini kalır.- cahil halkın onun bu yüce makamını iddia etmemesi haktır ve hz. mehdi aleyhisselam’dan başka biri için o makamı iddia edenler sapıklığa uğrarlar ve hiç kimse başkası uğruna kendisini cehennem ateşine atmasın. biz bundan allah’a sığınır ve rahmeti sayesinde bizi azabından korumasını dileriz.

! ! ! ! !

45- İbrahim bin ömer-i yemâni der ki: İmam ebu abdullah aleyhisselam şöyle buyurdu: “kâim kıyam ettiğinde, boynunda hiç kimsenin biatı olmadan zuhur edecektir.”

46- hişam bin sâlim der ki: İmam ebu abdullah aleyhisselam şöyle buyurdu: “kaim kıyam ettiğinde onun boynunda hiç kimsenin misakı, ahti ve biatı olmayacaktır.

fasil

gaybet olayının önemi ve onun haklılığının şahidi  ve halkın imtihana tabi tutulup fitnelere kapılacağı ve sadece dinine sahip olanların bundan kurtulacağının bir göstergeside emirülmüminin aleyhisselam’dan naklolunan hadis-i şeriflerdir:

1- İkrime bin sa’sââ’nın babasından naklettiğine göre hz. ali aleyhisselam şöyle buyuruyordu: “bu şiiler her zaman bir koyun sürüsü gibi olacak ve zalimler onların herhangi birisine el koymaktan çekinmeyecektir. (yani tıpkı bir kasabın koyuna davrandığı gibi davranacaktır.) ne sığınabilecekleri yüce bir yer, ne de işlerinde onları teşvik edecek bir destek bulamayacaklardır.”

2- üleym’in selman-ı fârsî’den -rahmetullahi aley- naklettiğine göre o, şöyle buyurdu: “müminler her zaman ölü koyunlar gibi olacaklar ve zalimler onların herhangi birisine el koymaktan çekinmeyecektir. ne sığınabilecekleri bir yer, ne de işlerinde onları teşvik edebilecekleri bir destek bulamayacaklardır.”

3- abdullah bin ukbe der ki: hz. ali aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “sizleri tıpkı bir sığınak arayan ama bulamayan başıboş develer şeklinde görür gibiyim ey şia topluluğu!”

4- hakem, İmam muhammed bâkır aleyhisselam’dan nakleder ki şöyle buyurdu: “yukarı çıkıp de hiç kimseyi bulamadığınızda ve geriye döndüğünüzde de hiç kimseyi bulamadığınız da ne yapacaksınız?”

5- ebu cârûd der ki: İmam ebu cafer, muhammed bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu: “(hz. mehdinin zahurunu) o kadar bekleyeceksiniz ki tıpkı korkan koyunlar gibi olacaksınız ve kasap için elini istediğine koymak fark etmeyecektir. sığınabileceğiniz yüksek bir yer ve işlerinizde dayanabilecek bir destek bulamayacaksınız.”

! ! ! ! !

allah sizlere merhamet etsin. tüm bu hadisler hakkın sahibinin gaybetine delâlet etmiyor mu? İşte şiilerin sığınağı odur ve dayanılan destek ise onunla şiiler arasındaki sefirlerdir. İşte işlerinde dayandıkları ve gaybet zamanında imamla kendileri arasındaki aracı, o dört sefirdir. İşte onlar da vefat edip çekiline şiiler tıpkı koyun sürüsü gibi kaldılar. halkla hz. mehdi arasındaki aracılar, halkı hidayet eder onlara hz. mehdi’nin mesajını ulaştırırlardı. sonunda allah, tedbirini câri etti ve kaderini imzaladı. Şu anda hz. mehdi ile aramızda sefirler olmadığından imtihana tâbi tutulmakta ve helâk olanlar da bununla helâk olmaktadırlar. kurtulanlar ise hakta sabit olanlardır. onlar; şüphe ile tereddütü reddederek imamlarımız aleyhisselam’ın bu buyruklarına inanmaktadırlar. bu gam ve hüznün olması gerekir ve allah’ın izni ile bu hüzün tekrar giderilecektir, halkın isteği değil allah’ın isteği ve izni geçerlidir.

allah kendi ipine sımsıkı sarılan siz mümin şii toplumunu ve bizi gaybet imtihanını kazanan ve kurtulanlardan etsin. helak olmak; rabbinin seçtiğine razı olmayıp kendi heva ve hevesine uymak, allahın tedbirinde acale edip, emrolunduğu gibi sabretmemektir. allah bizleri ve sizi hidayetten sonra dalâlete düşenlerden etmesin. Şüphesiz o veli ve kadirdir.

bunlar, gaybet konusunda hazırda olan rivayetlerdir. bunlar halkın elinde olup ezberledikleri birçok hadisin sadece az bir bölümüdür. Şüphesiz başarıya ulaştıran yalnız allahtır.

 

11. bölüm


(Şİİlerİn hz. Mehdİ’nİn zuhurunu bekleyİp sabretmelerİ ve Allah’ın emrİnde acele etmemelerİ hakkindakİ rİvayetler)

 

1-        ebu basîr der ki: İmam ebu abdullah cafer-i sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “babam bana şöyle buyurdu: azerbaycandan mutlaka bir ateş çıkacaktır. ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. böyle bir şey olunca evinizde oturun. biz ne yaparsa siz de onu yapın. (yani biz evde otururken siz de oturun). ve bizim kıyam edenimiz hareket ettiğinde süratle ve hiç durmadan ona doğru koşun. allaha andolsun ki kâbe ile makâm-ı İbrahim arasında halkın ona biat ettiğini görür gibiyim. (bu biat) yeni bir kitap üzerinedir ve araplara çok zor gelecektir. ve buyurdu ki: yaklaşan şerrden dolayı arapların isyânkârlarına eyvahlar olsun.”

2-        ebu cârud der ki: İmam muhammed bâkır aleyhisselam’a: bana tavsiyede bulun, diye arzettiğimde şöyle buyurdu: allah’tan korkmanı, evinde oturup bu halkın içine fazla girmemeni ve bizim ailemizden çıkıp (bayrak kaldıranlara)(129) katılmamanı tavsiye ediyorum. Şüphesiz onlar hiçbir şey üzerine değillerdir ve hiçbir yere varamazlar. bil ki umeyye oğulları bir süre hükümet sürecek ve halk onu, onların elinden alamayacaktır. ve hakk ehlinin de bir devleti olacak ve o devlet kurulduğunda allah, biz ehli beyt’ten istediği birine onu verecek. herkim o devlete ulaşırsa, yüce makamda bizimde birlikte olacaktır. ve eğer o devlete ulaşmadan önce ölürse, allah onun hayrını isteyecektir.

bilki eğer bir kavim bir zulümü yoketmek veya dini yücelmek için kıyam ederse, çeşitli belâler ve musibetlerle karşılaşır. öyle ki bedirde peygamberle birlikte bulunan topluluk kıyam edecek onların öldürdükleri toprağa gömülmeyecek ve yere düşenleri kaldırılmayacak, yaraları tedavi edilmeyecek. bunlar kimlerdir? diye arzettiğinde, melekler diye buyurdu.(130)

3-        ebu cârud der ki: İmam muhammed bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu: “biz ehl-i beyt’ten birisi bir zulümü defetmeye ve hakka davet etmeğe kalkıştığında mutlaka belâlarla karşılaşır. tâ ki sonunda bedirde hazır bulunan topluluk kıyam edecektir onların öldürdükleri defnedilmez ve yaraları tedavi edilmez. dedim ki: İmam muhammed bâkır aleyhisselam kimleri anlatıyordu. dedi ki: melekleri.”

4-        haris-i hemdânî der ki: hz. ali aleyhisselam minberde şöyle buyurdu: haksız yere hilâfeti isteyen helak olup da asrın sahibi yüzünü çevirdiğinde, insanların kalpleri altüst olacaktır. bazı kalpler hayırlı ve bereketli, bazıları ise hayırsız ve bereketsizdir. acele edenler helak olacak, dağılanlar dağılacak, geride sadece müminler kalacak. sayıları ne de azdır. üçyüzden biraz fazla. resulullaha birlikte bedir’de savaşan topluluk (melekler) onlarla birliktedir. ne öldürülürler ne de ölürler.”

! ! ! ! !

emirülmüminin aleyhisselam “asrın sahibi yüzünü çevirdiğinde” sözü ile zamanımızın gaybete çekilen sahibi, hz. mehdi aleyhisselam’ı kastetmektedir. allah’ın gerçekten tedbiri uğruna halkın gözlerinden uzaklaşmıştır. ve yine buyuruyor ki: “İnsanların kalpleri altüst olacaktır. bazı kalpler hayırlı ve bereketli. bazıları ise hayırsız ve bereketsizdir.” bu kalpler. hayret ve gaybet zamanında değişen şiilerin kalpleridir. her kim hakkı kabulünde direnirse, hayırlı ve bereketlidir. ve her kim dalâleti ve saçma sözleri kabullenirse hayırsız ve bereketsizdir. sonra buyuruyor ki: “acele edenler helâk olacak”.

 

 

 

(125)- allah’ın peygamberlerinin dünyadan gittiği ve peygamberlerin vasilerinin de zahir olmadığı zaman dilimine “fetret” denir. örneğin; hz. İsa’dan resulullaha kadar olan zaman dilimi “fetret”tir. buna göre onbirinci imamımızın şehadetinden sonraki gayet zamanı da “fetret” tir. (ç.)

(126)- mübarek “müddessir” suresi 8. ayeti şerife.

(127)- yani hz. mehdi aleyhisselam medine şehrinde kendi ashabından otuz kişiyle birlikte olacak ve o otuz kişi hz. mehdi sayesinde hiçbirşeyden korkmayacaklardır. (ç.)

(128)- zerr alemi: İnsanların bu dünyaya gelmeden önce ruhlarının yaratılarak yüce allah’ın tevhidine, hz. muhammed’in peygamberliğine ve hz. ali’nin ve imamlarımızın velâyetine ikrâr ettikleri aleme verilen addır. zerr alemi (kâlu belâ) genelde müslüman alimler tarafından kabul olunmakla birlikte, keyfiyetinde ihtilâf vardır. (ç.)

(129)- zeydi imamları ve hz. hasan aleyhisselam’ın evlatları gibi masum imamın huzurunda onun izni olmadan bir kıyama katılmak faydasızdır. (ç.)

(130)- allâme meclisi (ra) buyuruyor ki: yani bu hadise göre meleklerin öldürdüğü kimseler defnolunmazlar ve yaraları da tedavi edilmez.

 

next page

back page